İnsanlar birbirine yansır. Yansır derken,
atasözü kadar basit aslında anlatımı; üzüm üzüme baka baka kararır. Bu ayna
nöron ve enerji uyumu diye açıklanabilir. Ten uyumu, dostluk, iletişim gücü
yüksek insanların komun olabilmesi, ortaklık kurabilmesi… Fikir birliği, renk
uyumu, ten uyumu ve bazen zıtlığı… Aslında neredeyse hepsinin derdi ikili
oluşundan kaynaklıdır. Demem o ki, iki gönül bir olmuş bizim hikayede de.
Dilekler zamanında gönülden rüzgara karışmış. Gözyaşı olmuş bazen içinde
kelebekler olmuş, zaman gelmiş aynalar birbirini görmüş. İki aynayı karşı
karşıya koyduğunuzda sonsuzluğu yakalarsınız. İki insan da yan yana geldiğinde
bana göre sonsuzluğu, birliği yakalar. Fakat o iki insanın aynı anda aynı yerde
birbirine bakabilmesi için bir sebep gerekir. Bu sadece dilenmiş niyetler
değil, Hint kültürüne göre karma uzak doğu kültürüne göre Yin Yang birliği,
kimi inanan kullara göre de tesadüfün iğne deliğidir, aşktır Mevlana'nın tarifiyle. Sadece gönül birliğinden söz etmiyorum, iki insanın beden zihin ruh
birliğinden bahsediyorum. Bir demek aynı demek değildir, bir demek; bütünleyen
iki yarının bir araya gelmesidir. Eh aziz Türkçe'nin zarif anlatımları var
kavramlar üzerinde. Kadın yansımaları toplamayı çok sever çeker durur
kendisinden parçaları dünyasına halatlarla oltalarla ve geleni kapısına ağırlar
nazikçe gözlemleyerek gerçeğini. Bizim oğlan nereden nasıl diledi gönlünü açtı
ayna olacak kadına bilmem, tam vaktinde oradaydı o gün. Yalnız bırakmadı, yolda tanıdı sevdiğini. Gel zaman git zaman, ikisi de yolcu oldu
hayatta, aktı durdu çağladı ve gün oldu statik elektrikler gezerken atmosferin
üzerinde, bedenlerde yaş ilerlerken, ülke elden giderken zihinlerde, korkular
sarmıştı insanoğlunu ve zordu direnmek ezici enerjilere, yorgun düştü bedenler,
zihinler ve ruhlar içimizde, sıkışan aynalar çatladı patladı, eskidi, soldu
sırları. İnsanız be fazlası değil! Hatalarımızla doğrularımızla aynayız işte
birbirimize. Dostlarda bulduğumuz güveni arıyoruz karşımıza gelende. Zor olan
gözlemek değil, anlamak kısmıdır, temiz zihin ister. Stres varken böbrek üstü bezlerinde ve karaciğerinde hormonlar anlamsızca çırpınır hangisini vereceğiz
beyine diye. Önemli olan bir insanla karşılıklı duran aynalar olduğunu bilmek.
Ben neysem o da o demek. Ben ne yaşadıysam o değil, ben ne biliyorsam o değil,
ben ne tecrübe ettiysem o değil, ben hangi anne babadan gelirsem geleyim aynı
aile ortamında büyüdüm değil, tarzımız aynı değil, hayattan beklentimiz aynı
değil… Bunlar hep sol beyinin işleri, bize daha sığ bir empati gerek, o da
insan, onun da geçmişinde bir takım sorunlar vardı ve aşmaya çalışıyor veya o
da en az benim kadar büyüyor ve her geçen gün değişiyor. Çeşitli yakacaklara
ihtiyacı olan hücreden ibaret bedenimiz, birbirine manyetik frekanslarla bağlı
kimi zaman hormonlarının, beslenme tarzının ve yorgunluklarının ceremesini
çeken zihnimiz, kimliğini, neden hayatın var olduğunu ve nereye gideceğini
merak eden kişiliklerle dolu ruhumuz bizim için en uygun olanı düşünecek ve
anlayacak bir eşe ihtiyaç her zaman duyar duymuştur duyacaktır. Yandaş olmadan,
olmuyor. Yek giderim insan istemem diyebilirsin, inanmıyor olabilirsin, bak
etrafına ya dost görürsün ya bir evcil hayvan ya da bitki dost yanında. Kimse
yapayalnız değil.
Bu kadar felsefeden sonra biraz ciddi konuşalım.
Gerçek dünya ve iç dünyamız arasında seyir ederken bize eşlik eden yol
arkadaşlarımız içimizde barındırdığımız bir başlığı temsilen hayatımızda var
olur diyebiliriz. Örneklerle anlatalım. Bir insan üretken, çalışkan, aklı
başında, bilinç seviyesi yüksek aynı zamanda duygusal bir karakter, beden
sağlığı yerinde, hayati koşullarını
sağlayacak ekonomik ve sosyal özgürlüklerini elde etmiş. Bu kişi istediği kişi
olmaktan memnun ve değişmeye hiç niyeti yok. Geçmişi, yolculuk boyunca bu
verileri elde etmek için, hedeflerine ulaşmak için koşma temposunda ve ağır
sorumluluklar altında tecrübelerle dolu. Duygusal ve sosyal dünyası geçmişinde
inişli çıkışlı ve eril dişil dengesi devamlı denge kaybı yaşamakta, neredeyse
hiçbir duygusal farkındalığı bulunmayan tecrübeleri kaydetmiş. Tüm bunlar aynı
anda nasıl oldu derseniz, yansımaları takip ederek kişi kendini düzeltebilir,
adı altında herkesin insan olduğu ve ikiden bir olunduğunu, kavramların
netleştiğini bildiği gün insan yansıdığı her şeyde kendini bulur. Kendini
buldukça düzeltir, şekil verir ve yeniden doğar kimi zaman.
İki gönül bir olabilir, iki zihin bir olamaz.
Hiçbirimizin neo-korteksleri aynı nöroloji bağlantılara sahip değil. Hepimizin
dünyayı bakışı, algılayışı ve kavrayışı, kayıt edişi başkadır. Tecrübe
bireyseldir. Benzerlikler göstermeyecek anlamına gelmez. Birbirini anlamak
aslında kendindeki bir bağlantıyla özdeşleştirmek demektir. Neden bu şekilde
düşünüyor sorusuna kendindeki en yakın örnekle yani özünde aynaya bakmakla
cevaplanabilir.
Neden değişmiyor, neden aynı seyirde
ilerliyor. Alanını bilmek sınırını bilmek nedir? Bir başkasının alanını
paylaşmak, bir olmak nedir? Kesişim kümesinde alanı paylaşmak nedir? Ortak
alanlarda ortak kararlar almak nedir? İki insan birbirine ayna olur, peki fikir
ayrılıklarında önemli olan birbirine saygı göstermek ve alanında kalmak değil
midir? Nasıl bunu yaparsın demek yerine bu şekilde davranmasına ne sebep oldu
diye düşünmek doğru olur mu? Asya öğretilerine göre karma geçmişten gelen ve
üzerine dilenen duaların insan hayatının geleceğini ve olacaklarını
etkilediğine inanır. Bir yaprak düştüyse kafana ağaç sana bir hediye vermek ve
kendini hatırlatmak istemiş olabilir, zengin bir hayat yaşarken elinden her
şeyin kayıp gitmesine tek bir tercih sebep olabilir… Bilerek ya da bilmeyerek
tercihlerini düzenlemek mümkündür. Bir şey yaşıyorsan mutlaka bir sebebi
vardır.
Eş seçmek, yansımanı bulmak gibidir. Kendinde
eksik fazla pek çok nokta vardır, eşin seni tamamlasın istersin, ancak mesele
ortak noktalarda buluşmak olduğunda gönül bağlanacağı kalbi çok iyi tanır.
Zihin kendini kandırmaya meyillidir. İnsan kendini tecrübe ettiği fikirleriyle
zehirleyebilir. Bu nedenle ikiden bir olmak isterken denge kurmak daha
kolaydır. İki yanında tahterevallinin ya da terazinin aynı sorumlulukları
alabilmektir hayatta. Sevgi eşitmiş değilmiş konusu bile geçmez, dargınlık
küslük olmaz, anlarsın çünkü neden olduğunu her şeyin. Tanımıyorsan iletişim
kurup nedenini birlikte bulmaya çalışırsın. Kontrolden çıkmış olabilir,
anlamaya çalışırsın nedenini, belki bilmeden ettiğini.
Söz konusu bir olmaksa, engel olmamalı
zihinler birbirine. Mantık ve duygular yerinde kullanılmalıdır. Kimse mükemmel
değil, birlikte mükemmel hissetmektir o, karıştırmamak lazım.
Yorumlar
Yorum Gönder