Ana içeriğe atla

İlişkiler Üzerine Notlar: İnsanlar Birbirine Yansır #herkeskendineçokiyibaksın


Okurken şarkı önerisi: The Golden Path - Kumbhaka


İnsanlar birbirine yansır. Yansır derken, atasözü kadar basit aslında anlatımı; üzüm üzüme baka baka kararır. Bu ayna nöron ve enerji uyumu diye açıklanabilir. Ten uyumu, dostluk, iletişim gücü yüksek insanların komun olabilmesi, ortaklık kurabilmesi… Fikir birliği, renk uyumu, ten uyumu ve bazen zıtlığı… Aslında neredeyse hepsinin derdi ikili oluşundan kaynaklıdır. Demem o ki, iki gönül bir olmuş bizim hikayede de. Dilekler zamanında gönülden rüzgara karışmış. Gözyaşı olmuş bazen içinde kelebekler olmuş, zaman gelmiş aynalar birbirini görmüş. İki aynayı karşı karşıya koyduğunuzda sonsuzluğu yakalarsınız. İki insan da yan yana geldiğinde bana göre sonsuzluğu, birliği yakalar. Fakat o iki insanın aynı anda aynı yerde birbirine bakabilmesi için bir sebep gerekir. Bu sadece dilenmiş niyetler değil, Hint kültürüne göre karma uzak doğu kültürüne göre Yin Yang birliği, kimi inanan kullara göre de tesadüfün iğne deliğidir, aşktır Mevlana'nın tarifiyle. Sadece gönül birliğinden söz etmiyorum, iki insanın beden zihin ruh birliğinden bahsediyorum. Bir demek aynı demek değildir, bir demek; bütünleyen iki yarının bir araya gelmesidir. Eh aziz Türkçe'nin zarif anlatımları var kavramlar üzerinde. Kadın yansımaları toplamayı çok sever çeker durur kendisinden parçaları dünyasına halatlarla oltalarla ve geleni kapısına ağırlar nazikçe gözlemleyerek gerçeğini. Bizim oğlan nereden nasıl diledi gönlünü açtı ayna olacak kadına bilmem, tam vaktinde oradaydı o gün. Yalnız bırakmadı, yolda tanıdı sevdiğini. Gel zaman git zaman, ikisi de yolcu oldu hayatta, aktı durdu çağladı ve gün oldu statik elektrikler gezerken atmosferin üzerinde, bedenlerde yaş ilerlerken, ülke elden giderken zihinlerde, korkular sarmıştı insanoğlunu ve zordu direnmek ezici enerjilere, yorgun düştü bedenler, zihinler ve ruhlar içimizde, sıkışan aynalar çatladı patladı, eskidi, soldu sırları. İnsanız be fazlası değil! Hatalarımızla doğrularımızla aynayız işte birbirimize. Dostlarda bulduğumuz güveni arıyoruz karşımıza gelende. Zor olan gözlemek değil, anlamak kısmıdır, temiz zihin ister. Stres varken böbrek üstü bezlerinde ve karaciğerinde hormonlar anlamsızca çırpınır hangisini vereceğiz beyine diye. Önemli olan bir insanla karşılıklı duran aynalar olduğunu bilmek. Ben neysem o da o demek. Ben ne yaşadıysam o değil, ben ne biliyorsam o değil, ben ne tecrübe ettiysem o değil, ben hangi anne babadan gelirsem geleyim aynı aile ortamında büyüdüm değil, tarzımız aynı değil, hayattan beklentimiz aynı değil… Bunlar hep sol beyinin işleri, bize daha sığ bir empati gerek, o da insan, onun da geçmişinde bir takım sorunlar vardı ve aşmaya çalışıyor veya o da en az benim kadar büyüyor ve her geçen gün değişiyor. Çeşitli yakacaklara ihtiyacı olan hücreden ibaret bedenimiz, birbirine manyetik frekanslarla bağlı kimi zaman hormonlarının, beslenme tarzının ve yorgunluklarının ceremesini çeken zihnimiz, kimliğini, neden hayatın var olduğunu ve nereye gideceğini merak eden kişiliklerle dolu ruhumuz bizim için en uygun olanı düşünecek ve anlayacak bir eşe ihtiyaç her zaman duyar duymuştur duyacaktır. Yandaş olmadan, olmuyor. Yek giderim insan istemem diyebilirsin, inanmıyor olabilirsin, bak etrafına ya dost görürsün ya bir evcil hayvan ya da bitki dost yanında. Kimse yapayalnız değil.
Bu kadar felsefeden sonra biraz ciddi konuşalım. Gerçek dünya ve iç dünyamız arasında seyir ederken bize eşlik eden yol arkadaşlarımız içimizde barındırdığımız bir başlığı temsilen hayatımızda var olur diyebiliriz. Örneklerle anlatalım. Bir insan üretken, çalışkan, aklı başında, bilinç seviyesi yüksek aynı zamanda duygusal bir karakter, beden sağlığı yerinde,  hayati koşullarını sağlayacak ekonomik ve sosyal özgürlüklerini elde etmiş. Bu kişi istediği kişi olmaktan memnun ve değişmeye hiç niyeti yok. Geçmişi, yolculuk boyunca bu verileri elde etmek için, hedeflerine ulaşmak için koşma temposunda ve ağır sorumluluklar altında tecrübelerle dolu. Duygusal ve sosyal dünyası geçmişinde inişli çıkışlı ve eril dişil dengesi devamlı denge kaybı yaşamakta, neredeyse hiçbir duygusal farkındalığı bulunmayan tecrübeleri kaydetmiş. Tüm bunlar aynı anda nasıl oldu derseniz, yansımaları takip ederek kişi kendini düzeltebilir, adı altında herkesin insan olduğu ve ikiden bir olunduğunu, kavramların netleştiğini bildiği gün insan yansıdığı her şeyde kendini bulur. Kendini buldukça düzeltir, şekil verir ve yeniden doğar kimi zaman.
İki gönül bir olabilir, iki zihin bir olamaz. Hiçbirimizin neo-korteksleri aynı nöroloji bağlantılara sahip değil. Hepimizin dünyayı bakışı, algılayışı ve kavrayışı, kayıt edişi başkadır. Tecrübe bireyseldir. Benzerlikler göstermeyecek anlamına gelmez. Birbirini anlamak aslında kendindeki bir bağlantıyla özdeşleştirmek demektir. Neden bu şekilde düşünüyor sorusuna kendindeki en yakın örnekle yani özünde aynaya bakmakla cevaplanabilir.
Neden değişmiyor, neden aynı seyirde ilerliyor. Alanını bilmek sınırını bilmek nedir? Bir başkasının alanını paylaşmak, bir olmak nedir? Kesişim kümesinde alanı paylaşmak nedir? Ortak alanlarda ortak kararlar almak nedir? İki insan birbirine ayna olur, peki fikir ayrılıklarında önemli olan birbirine saygı göstermek ve alanında kalmak değil midir? Nasıl bunu yaparsın demek yerine bu şekilde davranmasına ne sebep oldu diye düşünmek doğru olur mu? Asya öğretilerine göre karma geçmişten gelen ve üzerine dilenen duaların insan hayatının geleceğini ve olacaklarını etkilediğine inanır. Bir yaprak düştüyse kafana ağaç sana bir hediye vermek ve kendini hatırlatmak istemiş olabilir, zengin bir hayat yaşarken elinden her şeyin kayıp gitmesine tek bir tercih sebep olabilir… Bilerek ya da bilmeyerek tercihlerini düzenlemek mümkündür. Bir şey yaşıyorsan mutlaka bir sebebi vardır.
Eş seçmek, yansımanı bulmak gibidir. Kendinde eksik fazla pek çok nokta vardır, eşin seni tamamlasın istersin, ancak mesele ortak noktalarda buluşmak olduğunda gönül bağlanacağı kalbi çok iyi tanır. Zihin kendini kandırmaya meyillidir. İnsan kendini tecrübe ettiği fikirleriyle zehirleyebilir. Bu nedenle ikiden bir olmak isterken denge kurmak daha kolaydır. İki yanında tahterevallinin ya da terazinin aynı sorumlulukları alabilmektir hayatta. Sevgi eşitmiş değilmiş konusu bile geçmez, dargınlık küslük olmaz, anlarsın çünkü neden olduğunu her şeyin. Tanımıyorsan iletişim kurup nedenini birlikte bulmaya çalışırsın. Kontrolden çıkmış olabilir, anlamaya çalışırsın nedenini, belki bilmeden ettiğini.
Söz konusu bir olmaksa, engel olmamalı zihinler birbirine. Mantık ve duygular yerinde kullanılmalıdır. Kimse mükemmel değil, birlikte mükemmel hissetmektir o, karıştırmamak lazım.

Herkes kendine çok iyi baksın, ki eşine de iyi bakabilsin.
gk

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Can, Toprak, Hava, Ateş, Su... Elementlerin Farkında Ol! - #herkeskendineçokiyibaksın Motivasyon Notları

Elementler hayatımızın her anında var. Kanımızda toprak mineralleri, ciğerlerimizde hava, midemizde besinleri yakarak enerji aldığımız ateş ve olmazsa olmazımız 4’te 3'ü su yaşamamız için gereken ana elementlerdir. Etrafımızda bulunmaları durumunda yansıma özelliği devreye girer. Toprak kanımızın yenilenmesine ve dinginleşmeye, hava oksijen seviyemizi korumaya ve ateşimizi körüklemeye, ateş bedenimizin ısınmasına dolayısıyla hareket kabiliyetimize, su esnekliğe, sindirim sistemimize ve vücut değerlerini korumaya yardımcı olur.  Doğadaki elementler, insan bedenini oluşturan mineral ve diğer maddeleri de simgeler. Bedenimizin ihtiyacı olan her şey doğada mevcuttur. Ancak doğadan gelirse bünyemiz sağlıklı tepkiler verebilir. Bunun ne demek olduğunu, günümüz dünyasındaki kirlilik ve değişimlerin hiçbir sapma yapmadan direkt olarak bedeniniz, düşünceleriniz, hayatınızla ilgili etkili olduğunu hatırlatmak isterim. Şaman öğretilerinde, Ayurveda, Çin Tıbbı, Tao ve diğer tüm büt

Güneş'i Doğurmak Üzerine (2021 taslaklarından) #herkeskendineçokiyibaksın

  Özlem Tekin'in çok sevdiğim bir parçası var; Dağları Deldim. Pek çok akranım olan kadının bu parçayla güç bulduğuna da adım gibi eminim. Var olsun ne güzel demiş: Dağları deldim tek başıma, çölleri aştım, bir tek ben erleri yendim kız başıma sende yıkılmam. Kulaklarda tınısı dilinizde sözleri olsun :) Uzun zamandır yazmıyordum. Aslında yazıyorum da paylaşmıyordum diyelim. Kendime göre çeşitli sebeplerim vardı. Hakkımda hayırlısını verdiğine bir an şüphe etmediğim Allah yine yanımdaydı. Dağlara çıktım, Erenlere selam verdim, meşk ettim ateş başında, dostlarla bir oldum, yolları aştım... beşeri aşka kavuştum. Beşeri aşkı tatmayan ilahi aşka erişemez diyenlere gönlümü açtım. Dengeli ve merkezinde günlerimin ardından içime ışık olan aşktan meyvemiz oldu. Yine edebiyat yaptım umarım konudan uzaklaşmadım. Özetle; az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim, özüme öz kattım, yuvaya döndüm. Şimdi önüme bakarken yalnızca aldığım nefes için şükür ediyor ve bugünü düşünüyorum. Gel

Bütüncül Şifa Notlarından (2) - #herkeskendineçokiyibaksın

Bedenin en değerli varlığın. Zihnin de bu varlığını kullanmana yarayan bilgi kaynağın ve yönetim merkezin. Enerji ise tüm bu varlığını akışkan hale getiren seni canlı kılan ve kalbinin atmasını, organlarının çalışmasını, hücrelerinin yenilenmesini, kıllarının ve tırnaklarının uzamasını... nicelerini sağlayan kaynak. Peki daha değerli dediğin şeyler neresinde hayatının? tamamen bedeninin dışında ve senin zihninde kategorize ettiğin kadar değerli. Koçlukta "Değerler Çalışması" başlığında bir çalışma uygulanır. Kişinin hayatta değer verdiği sağlık, aile, dostluk, para, kariyer ve benzeri konulardan yakında dönemde ilk 3 sırada olanlar belirlenir. Sağlık değeri çoğunlukla hepimizin anda ve gelecekte sahip olmak istediği fakat çalışma uygulanana kadar ilk sorulduğunda aklımıza gelmeyenlerden biri. Sağlık bir değerdir. Peki aile, dostluk, para, kariyer gibi konularda ne yapılması gerektiğine dair bireysel çözümlerimiz varken sağlık konusunda bu kadar istekliyken neden bir bil