Sağlık bir değerdir. Peki aile, dostluk, para, kariyer gibi konularda ne yapılması gerektiğine dair bireysel çözümlerimiz varken sağlık konusunda bu kadar istekliyken neden bir bilgi sahibi olmayı tercih etmiyoruz? Tıp okuyan nice doktor yüz yıllardır varken, kendimizi onlara tamamen teslim ettiğimiz şu yakın çağda kendi sağlığımız hakkında bilgi sahibi olmayı ne zaman unuttuk? Hatırlama gereği bile duymadığım ve şanslı olduğum bir konu var ki bizim evimizde "Evinizin Doktoru" gibi bir kitap serisi mevcuttu. Çocukken yani bilgisayar ve cep telefonu dünyamızda bu kadar yokken boş kalan zamanlarımda kitap gibi açıp okuduğumu, merak ettiğim konular hakkında 'fikir sahibi' olduğumu hatırlıyorum. Bu kitaplar genellikle karşılaşılan hastalık durumları ve acil yapılabilecek çözümler üzerine ne zaman doktora başvurulacak seviyeye gelebilir gibi notları içeriyordu. Ben şanslıydım ki bu kitapları evde bulunduran bir anne-babam vardı. Bu kitaplar uzman profesörlerin bilgi birikimine danışılarak hazırlanmış güvenilir kaynaklardı. Şimdi internet arama çubuğuna dilediğiniz konuyu yazdığınızda karşınıza binlercesi düşüyor, ama güvenilir değil. Bu nedenle sağlık arayan zihinlerimizi zehirlemekten başka bir işe yaramadığı gibi bizi genel bilgi ve kişisel sağlık konusunda olan güvenimizi yerle bir ediyor. Etmesin! Bilginin doğrusunu bulmayı öğrenmek gerekiyor.
Bütüncül bakış açısı sağlık konusunda bana çok büyük bir rehber oldu diyebilirim. Yaşadığım her rahatsızlığın kaynağına giden yolu, kaynağını ve çözümünü üretmeme faydası oluyor. Ne zaman konunun beni aştığını ve bir uzmana danışmam gerektiğinin de bilincini sağlıyor.
Örneksiz olmaz. Geçtiğimiz günlerde sol el bileğimi spor yaparken incittim. Sol orta parmağım ve sol kürek kemiğime kadar uzanan sinir hattında ciddi ağrılar hissettim, bıçak giriyordu sanki her hareketimde. Dayanılmaz halde olmadığı için sakince oturdum ve kendime dokunarak, en çok ağrıyan noktalarını belirleyerek ne olduğunu kavramaya çalıştım. Sorunun boynumdan ve bileğimi elime bağlayan noktadan kaynaklandığını fark ettim çünkü en çok ağrı orada vardı. İlk yardım çözümü olarak gevşetici bir kremle hafif masaj yaparak ve her dokunuşta NEFES alarak bölgeyi yumuşattım. Bir gün kadar dinlenmesine izin verdim ve yoğun hareket halinde bile olsam yüklenmemeye özen gösterdim, şefkatli davrandım. İşin fiziksel kısmı bir gün sonra ağrısını dindirmişti. Bu kez zihnime danıştım ve bir kaç soru ile neden böyle bir sakatlık yaşadığımı fark ettim.
- Hangi anda ne yaparken sakatlandım?
- O hareketi yaparken aklımdan ne geçiyordu?
- O hareketi yaparken nefes alıyor muydum? (Büyük oranda almıyordum.)
- Ağrı merkezleri bedenimin hangi noktalarını temsil ediyor?
Ve aydınlandı ampül zihnimde. Kendime duygusal açıdan yapabilirim yapamam yüklenmesini yapmış ve uyguladığım hareketi bilinçle değil duygularımla yapmıştım. Bu da sert bir şekilde bileğimi zorlamama sebep olmuştu ve sakatlamıştım.
Elbette basit bir sakatlanma ile daha büyük sorunlara sebep olan organ ve hücresel hastalıkları bir tutamam. Fakat bilmekte fayda olan tek bir şey varsa o da aslında her sağlık sorunu aynı yolu takip eder. Kendini inceden belli eden rahatsızlıklara duyarsız kalırsak, işte o zaman daha büyükleri ile başa çıkmak zorunda kalırız. Bilinçsiz süregelmiş büyük rahatsızlıkları bir anda öğrendiğimiz de olur. Karın ağrısı diye doktora gidersiniz, apandisit ile çıkarsınız. Mesele kendini iyi bakarak o karın ağrısı haline getirmemek olduğu gibi, akabinde 'hızlı iyileşmek adına' neden bunu yaşadığını bilmektir. Genetik vardı, çok stresliydi, sigara içiyordu... gibi basit kaynak cevaplar yerine bireyin kendi kendine soru-cevap yaparak ulaşacağı asıl meseleden bahsediyorum.
Anlatmak istediğim her bedensel ve zihinsel rahatsızlık durumu birbiriyle bağlantılı ilerler. İşin kaynağına ulaşırsanız iyileşmesi hızlanır en önemlisi neyle ilgilenmeniz gerektiği konusunda size yardımcı olur. Ayrıca eğer çözümü kendi kendine getiremiyorsanız da hangi uzmana gitmeniz gerektiği ile ilgili size yardımcı olur. Çünkü uzmanlık alanları dışında hizmet vermekten çekinen doktorlarımız, dahiliye sistemini olması gerektiğinden farklı olarak işleten tıp 'sektörü' bizlerin rahatsızlığımız konusunda hangi uzmana gitmemiz gerektiğine karar vermemizi zorlaştırıyor. Bana göre Aile Hekimleri bu konuda doğru yönlendirmeyi yapmak ve sevk etmek adına varlar, dilerim doktorunuz işinde başarılıdır.
Hastanelerin bu kadar kalabalık olması ve doktor-hemşire gibi kadroların 'bıkkın' iş yapmasını, kendi ilk yardımını yapamayanlara bakmaya çalışmak, parası olanla olmayan arasında yarattığı hizmet farkı, özel muayenehane doktorlarının uçuk fiyatlara teşhis vermesi... Bu konularda devletten bir hizmet beklemeden önce kendi işimizi kendimiz görmeyi ve 'bilinçli' olmayı öğrenmeliyiz. O zaman sağlık bir hizmet olur, sektör olmaktan çıkar diye düşünüyorum.
Bedeninizi ve zihninizin yapılanmasını ve limitlerini tanıyın. Hepimiz birbirimizden farklı duygu ve düşüncelerle şekilleniyoruz. Basit ve ilk yardım seviyesinde bilgi sahibi olmak, bizi büyük sağlık masraflarından, zaman kaybından ve en önemlisi kendimize olan güvenimizi kaybetmemizden uzaklaştırır.
Herkes kendine, bedenine ve zihnine çok iyi baksın.
gke.
Yorumlar
Yorum Gönder