Ana içeriğe atla

"Napiyim" diye bir cevap yok! Araştır, Sorgula, Sentezle! - #herkeskendineçokiyibaksın


Bilgi çağındayız. Bu sadece İnternet sayesinde olmadı. Kitap sayısı, insanların kitap yazabilmek şansı önceki çağlara nazaran daha kolay ve tüketimi daha hızlı. İnternet ortamında ise aradığınız her kelime için mutlaka bir bilgi kaynağı bulunuyor. Blok sayfaları, İnternet siteleri, forumlar... bilgi artık parmak uçlarımızda.
Buna rağmen bir konuya merak duyduğumuzda hakkında araştırma yapmak için öncelikle Google servislerini kullanıyoruz. Kitaplar ikinci sırada yer alıyor ve çoğu zaman tek bir kitap aradığımız cevap için yeterli kalmıyor. Çünkü aynı anda farklı açılardan bir çok bilgiye ulaşabildiğimiz, hem görsel hem de yazılı kaynakları bir kaç kelime ile bulabildiğimiz bir ağ var elimizde

Bilgiye bu kadar hızlı ulaşabildiğimiz bir dünyada, araştırma yapmak çok kolay. Peki bilgiyi sorgulama için ne kadar zaman ayırıyoruz? Maalesef İnternet ortamındaki her bilgi doğru olmuyor. Bir kaç farklı bağlantıyı incelediğimizde bunu açıkça görebiliyoruz. İlkokul çağındaki çocukların bile az bilgiyle büyük konular hakkında yayın yapabildiği bir dönemde doğru bilgiyi ayıklamak için sorgulamak şart oluyor.

Bilgi nasıl sorgulanır? Öncelikle kişi kendisine sorar. Bu bilgiye inandım mı? Bağlı olarak tatmin olmadıysa başka bir bilgiye gider ve duruma göre devam eder ya da tatmin olur. İşte işin cilveli kısmı tam da burada gelir. İnsan "kendisini tatmin eden" yani kendi zihin kayıtlarına uygun, beklentisi doğrultusunda ya da en önemlisi korkuları doğrultusunda bilgiyi kabul eder.

Bir örnek vermek gerekirse, bedeninizin bir yerinde bir ağrı var ve kendi kendinize ne olabileceğini öğrenmek adına Google'a soruyorsunuz. Google size konu hakkında profesyonel ya da genel geçer bilgiler içeren pek çok kaynak çıkartıyor. Güvenilmesi oldukça zor olan sağlık sitelerinde kopyala-yapıştır ve metini zenginleştirme teknikleriyle sadece üst sıralarda gözükmek için doldurulmuş sitelerden bilgileri ve konu hakkında yıllarını vermiş uzman profesyonellerin video ya da metinlerini de çıkartıyor. Siz rahatsızlığınızın ne olduğunu ararken "ilk ilginizi çeken" ya da "güvenilir gözüken" siteden bilgiyi okursunuz. Akabinde kendinize uyan cümleleri ve tanıları, "evet bende bunlar var" diyerek kaydedersiniz. Belki de bilinçaltınız size korku salgılamaya başlamıştır ve haberiniz yoktur. Okuduğunuz metinlerde "genellikle" ana bilim dalı hastalıklarından birine Latince bir isimle sahip olabileceğinizi yazar. İyi ama, olmayabilirsiniz de. Bunun doğruluğunu anlamak için doktor teşhisine başvurursanız araştırmanızın sorgulama sonrasında sentezini doğru yapmış sayılırsınız. Ancak pek çok insan İnternet üzerinden okuduğu yetersiz verilerle kendisine teşhis koyuyor bir de ona inanıp derin korkularını gün yüzüne çıkartabiliyor.

Nitekim, günümüzde sağlık sisteminde de güven kaybı yaşıyoruz. İşini doğru yapan ve Hipokrat yeminine sağdık kalan doktorları ve uzmanları tenzih ederek söylüyorum, büyük ücretlerle tedavi önerileri, sigorta kapsamında yüksek fiyatlı ilaçlarla deneysel çalışmalar, sadece ilaç vermiş olmak için yazılan ilaçlar, tam uzmanlık olmadan kurula veya olası yan dallara sormadan verilen teşhis kararları... daha fazla sayamayacağım pek çok hatalı tedaviyle insanlar korku temelli hastalık hastalığı gibi sorunlarla uğraşmak durumunda kalıyor ve bununla birlikte en az 3-4 farklı doktora başvurarak ciddi paralar harcamak zorunda kalıyor. Yanlış tedaviden sağlık sorunlarının başka bölgelerde tezahür etmesi ve hasta yakınlarının ciddi psikolojik etkilere maruz kalması da cabası.

Bu durum sadece Türkiye'de böyle değil, Dünya'nın hiçbir ülkesinde şuan sağlık sektörü muazzam işler çıkartmıyor. Çünkü bir "sektör" haline geldi. Oysaki sağlık konusu "Hizmet"tir. Hizmet kişiyi gerçek sonuçlarla memnun etmeyi gerektirir.
Sağlık tedavisini yemek yemeğe benzetmek istiyorum. Karnınız aç ve yemek yemek istiyorsunuz. O an canınızın istediği bir restorana girdiniz ve menüde ilginizi çeken yemekleri sipariş verdiniz. Beklentiniz menüde yazan detaylarıyla hazırlanmış, bulunduğunuz mekanın kalitesine göre servis edilmiş ve sizi doyurması şeklide olur. Hizmet işte bu beklentiyi karşılamak içindir. Yemeğiniz sipariş ettiğinizden farklı olarak eksik malzemeli yada beklediğiniz gibi servis edilmezse nasıl tepki verirsiniz? Farkında olmadan devam edersiniz, yerken eksikliği hissedersiniz fakat yemişsinizdir bir kere, sonuç olarak beklentiniz karşılanmadığı için bu hizmet sizi tatmin etmez. Ancak bahsettiğimiz eksik malzemeden haberdar olmamanız durumu sağlık söz konusu olduğunda yemek yeme tatmini kadar basit dönüşler yapmaz. Hastalığınız farkında olmadan ilerleyebilir yada hastalığınız daha basit bir çözümle düzenlenebilecekken uzar ve başka sorunları beraberinde getirebilir.

Bilgiye ulaşmak dediğimizde konu sadece sağlıktan ibaret değil elbette. Kişisel gelişim, çocuk gelişimi, gündem haberleri, bilimsel araştırmalar... daha pek çok bilgi için aynı kaynaksal yetersizliği söyleyebiliriz.
The Tree of Knowledge

Peki bilgi araştırmak, sorgulamak ve sentezlemek ne işimize yarar. Bu kadar konuştun da Gökçe ne diyorsun diyenlere işte sonuç:
Bilmek isteği her insana aittir. Ancak kimi insan bunu doyurmasını bilir kimi insan bilmez. Bilgiden uzak kalmak ve bilgiyi öğrenememek ise günümüz dünyasında oldukça büyük bir haksızlık olsa gerek. Fakat kişi konu hakkında her hangi bir hareket yapmadan sadece "bilmiyorum" diyerek kenara çekiliyorsa bu kişinin tercihidir ve zihin dar sorunlar geniş yer tutar.

Ergenlik yaşlarında bir konu hakkında "ya napiim" şeklinde cevap verdiğimizde Babam çok kızardı, çünkü araştırmadan, alternatif düşünmeden, sorgulamadan, sentez yapmadan "bilmiyorum" hele ki "ne yapabilirim ki" demek çağımıza uygun bir cevap değildi. Hayatta ölüm dışında her şeyin bir çözümü var. Yeter ki araştırmayı, doğru bilgiyi bulmak adına sorgulamayı ve doğru bilgilerle gerçeği sentezlemeyi bilelim. Benim böyle bir yeteneğim yok, derseniz babam gibi size kızabilirim sanıyorum.
Kendini geliştirmek en organik güdülerden biri diyebilirim. Çünkü hücre çoğalmak, bilgiyi yaymak, geliştirmek üzerine çalışır ve yaşar. Hücrelerinizi görevlerini yapmaktan alıkoyduğunuz takdirde işlevi olmadığını düşünerek kendisini kapatır ve kullanım dışı bırakır. Bu da hücresel kayıplara bağlı olarak hastalıklara, zihinsel bulanıklıklar ve daha zincirleme pek çok soruna sebep olur.

Zihninizi berrak tutmaya özen gösterin. Bedeninizi sağlıklı tuttuğunuz kadar zihninizi de besleyin ve sağlıklı tutun. Bilgiyle doldurmak yerine, araştırmalarınızı, sorgu ve sentezinizi yaparak gerekli veriyi çıktı olarak alın. Zihin bu egzersizlerle berrak kalacak ve bağlı olarak bedeni de huzurlu kılacaktır. Kendi kendinize teşhis koymayın, farkında olmak ve teşhis etmek farklıdır. Bilgiye güvenmek için iyi araştırın, mutlaka sorgulayın, önce kendi içinizde gerçekliğini sentezleyip gerekli mercilere danışmaktan çekinmeyin.

gke.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Can, Toprak, Hava, Ateş, Su... Elementlerin Farkında Ol! - #herkeskendineçokiyibaksın Motivasyon Notları

Elementler hayatımızın her anında var. Kanımızda toprak mineralleri, ciğerlerimizde hava, midemizde besinleri yakarak enerji aldığımız ateş ve olmazsa olmazımız 4’te 3'ü su yaşamamız için gereken ana elementlerdir. Etrafımızda bulunmaları durumunda yansıma özelliği devreye girer. Toprak kanımızın yenilenmesine ve dinginleşmeye, hava oksijen seviyemizi korumaya ve ateşimizi körüklemeye, ateş bedenimizin ısınmasına dolayısıyla hareket kabiliyetimize, su esnekliğe, sindirim sistemimize ve vücut değerlerini korumaya yardımcı olur.  Doğadaki elementler, insan bedenini oluşturan mineral ve diğer maddeleri de simgeler. Bedenimizin ihtiyacı olan her şey doğada mevcuttur. Ancak doğadan gelirse bünyemiz sağlıklı tepkiler verebilir. Bunun ne demek olduğunu, günümüz dünyasındaki kirlilik ve değişimlerin hiçbir sapma yapmadan direkt olarak bedeniniz, düşünceleriniz, hayatınızla ilgili etkili olduğunu hatırlatmak isterim. Şaman öğretilerinde, Ayurveda, Çin Tıbbı, Tao ve diğer tüm büt

Güneş'i Doğurmak Üzerine (2021 taslaklarından) #herkeskendineçokiyibaksın

  Özlem Tekin'in çok sevdiğim bir parçası var; Dağları Deldim. Pek çok akranım olan kadının bu parçayla güç bulduğuna da adım gibi eminim. Var olsun ne güzel demiş: Dağları deldim tek başıma, çölleri aştım, bir tek ben erleri yendim kız başıma sende yıkılmam. Kulaklarda tınısı dilinizde sözleri olsun :) Uzun zamandır yazmıyordum. Aslında yazıyorum da paylaşmıyordum diyelim. Kendime göre çeşitli sebeplerim vardı. Hakkımda hayırlısını verdiğine bir an şüphe etmediğim Allah yine yanımdaydı. Dağlara çıktım, Erenlere selam verdim, meşk ettim ateş başında, dostlarla bir oldum, yolları aştım... beşeri aşka kavuştum. Beşeri aşkı tatmayan ilahi aşka erişemez diyenlere gönlümü açtım. Dengeli ve merkezinde günlerimin ardından içime ışık olan aşktan meyvemiz oldu. Yine edebiyat yaptım umarım konudan uzaklaşmadım. Özetle; az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim, özüme öz kattım, yuvaya döndüm. Şimdi önüme bakarken yalnızca aldığım nefes için şükür ediyor ve bugünü düşünüyorum. Gel

Bütüncül Şifa Notlarından (2) - #herkeskendineçokiyibaksın

Bedenin en değerli varlığın. Zihnin de bu varlığını kullanmana yarayan bilgi kaynağın ve yönetim merkezin. Enerji ise tüm bu varlığını akışkan hale getiren seni canlı kılan ve kalbinin atmasını, organlarının çalışmasını, hücrelerinin yenilenmesini, kıllarının ve tırnaklarının uzamasını... nicelerini sağlayan kaynak. Peki daha değerli dediğin şeyler neresinde hayatının? tamamen bedeninin dışında ve senin zihninde kategorize ettiğin kadar değerli. Koçlukta "Değerler Çalışması" başlığında bir çalışma uygulanır. Kişinin hayatta değer verdiği sağlık, aile, dostluk, para, kariyer ve benzeri konulardan yakında dönemde ilk 3 sırada olanlar belirlenir. Sağlık değeri çoğunlukla hepimizin anda ve gelecekte sahip olmak istediği fakat çalışma uygulanana kadar ilk sorulduğunda aklımıza gelmeyenlerden biri. Sağlık bir değerdir. Peki aile, dostluk, para, kariyer gibi konularda ne yapılması gerektiğine dair bireysel çözümlerimiz varken sağlık konusunda bu kadar istekliyken neden bir bil