Annesinin papatyası, Babasının sarı gacısı, Ablasının yavrukuşu!
Bugün 30 yaşına girmeye günler kala 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında sana bir kaç sözüm var. Şu meseleleri konuşmanın vakti geldi, eminim.
Neşeli olduğun günleri anımsıyor musun en az korktuğun ve güven aradığın anlar kadar?
Mesela, kavuşma anlarını oyuncaklarına ya da sokakta oynadığın arkadaşlarına?
Hayal kurduğun günler vardı, -mış gibi konuşturduğun oyuncak arkadaşların ve hikayelerin... neredeler şimdi?
Kendi kendine yapabildiğin nice hareketi hatırlıyor musun?
Annenin, Babanın, Ablanın, Anneannen, Babaannen ve Dedelerini, Halanı, Teyzeni, Kuzenlerini, Enişteni... nice seni seven ve kucaklayan güzel insanları!
Parfüm şişesinin sprey yönünü çevirmeden gözlerine sıkmıştın bir keresinde :) Ne kadar acımıştı ama çok komikti aslında.
Anaokulunda hep sınıftan kaçıp saklandığın oyun evini? Fatoş Bebeğini, hahaha, hatta gözleri düşmüştü yerine Annen mavi boncuk koymuştu, pek severdin, beraber uyurdun :)
İlkokul arkadaşlarınla pencere önünde, kalorifer peteğinde oturduğun günler, bahçede kovalamaca oynadığın, gösterilere dans hazırladığın, şiirler ezberlediğin günler peki, aklında mı?
Okul servisinde ne kadar eğlenirdin! Arabanın içinde yanından geçtiğin tabelaları okumaya çalıştığını hatırladın mı? Henüz anaokuluna bile gitmeden bıdı bıdı yalancıktan ingilizce konuşmaya çalıştığını, hahaha bir de anlaşılıyor sanıyordun :)
Sana her zaman fikrini soran ve kendini keşfetmene izin veren aileni hatırlıyor musun? Elbette olmuştur onlarında bilmeden yaptığı hataları, sanıyor musun ben yapmayacağım kendi çocuğuma? Onlar da özür diledi, affetti ve teşekkür etti sana, biliyorum!
Yeri gelmiştir mızmız bir çocuk gibi ağlamış olabilirsin, yeri geldiğinde güldüğün kadar...
Sana bir şey tavsiye edeyim, affet beni ve geçmişindeki insanları... özür dile benden, ben de senden özür dilerim hatalarım için... ve teşekkür ederim bana harika sahneler kaydettiğin için hafızanda :)
Cesaretini kıran, seni korkutan, yalnız hissettiğin ya da anlatmaktan çekindiğin, utandığın ne varsa hepsinin üstesinden geldim! Rahat ol, güvendesin! Sen beni ben yapan en güzel şeysin!
Şimdi özgür ruhlu bir kadın oldun. İnandığı şeyleri yapan, inanmadığı şeyleri yapmayan. Değişimi kabul edenlerden, akacak zamanda yolda karşına çıkacaklara merakla bekleyenlerden... Beni ben yapan her şey senin sabırla büyümeyi beklemen sayesinde oldu! Sabırsızca büyümeye çalıştığın her şey yeri geldiğinde hazır zeminin üzerine sayende inşa edildi! İyi ki bugününü etkileyecek kadar derin yaralara izin vermemiş doğru tercihler yaparak kendini geliştirmiş büyümüş serpilmiş kocaman bir kadın olmuşsun!
Mavi-Yeşil gözlü boncuk kız!
Sana sarılıyorum gözlerimi kapattığımda, saçlarını okşuyorum, öpüyorum ve kokluyorum mis kokundan. Tombik yanaklarını seviyorum! Marifetli ellerini öpüyorum! Pırıl pırıl bakan gözlerinin içine bakıyorum! Seni çok çok çok çok çok seviyorum, ne kadar mı? Dünya kadar seviyorum! Evren kadar seviyorum!
İyi ki varsın! İyi ki var oldum!
Bugün senin günün, canın ne yapmak istiyor? Hadi salıncakta sallanmaya gidelim, belki dondurma da yeriz :)
İmza,
Gökçe Kuntay Er (Evet evlendin ve harika bir ömürlük oyun arkadaşın var artık :))
.
.
.
Sevgili okuyucu,
Bugün 23 Nisan bahanen olsun, sen de içindeki çocuğa bir mektup hazırla! Vaktin yoksa yazacak bir kaç dakika gözlerini kapatıp kendi çocukluğunu gözlerinin önüne getir, derin nefesler almayı ihmal etme, ona sarıl, öp, kokla! Güvende olduğunu söyle! Dertleş istersen, o seni en iyi anlayacak olan parçan! Bir de affet, özür dile ve teşekkür et kendisine... istemeden yaptıklarımız geride kalsın. Bir de sevdiğini söyle içinden geldiği gibi :) Sımsıkı sarılarak vedalaşmayı unutma! Belki ufak bir hediyeyle kutlarsınız bugünü, ne dersin?
Sevgiler,
gke.
Yorumlar
Yorum Gönder