Tabi ki her ağrının bir sebebi var. Doktoruna sorduğunuzda bir cevap verebiliyorsa, değil mi? Peki kendi kendinize bunu çok kısa sürede farkedebilir, çözebilirsiniz, biliyor muydunuz?
Bu yazı hiç bu konu hakkında fikri olmayanlara gelsin, bilenlere de, belki bir bilgi vardır onlara göre, diyelim.
Bütüncül şifa der ki; her rahatsızlık bir başka yerdeki rahatsızlığın habercisi olabilir.
Daha somut örnekle; baş ağrısı en sık yaşanan sorunlardandır. Baş; iki ana hayati noktanın ev sahibidir, yani beyin.
- Çok düşünen,
- Az su tüketen,
- Az oksijen alan,
- Dikkatli bakmaktan gözleri yorulan,
- Beyaz ışığa maruz kalan,
- Yüksek sese maruz kalan,
- Uykusuz kalan,
- Yeterince dinlenmeyen, sempatik sinir sistemi hep aktif,
- Çok sıcak yada soğuğa maruz kalan,
beyin kendini toparlamakta güçlük çeker. Baş ağrısı bu sebeplerden birini içermiyor ve geçmiyorsa doktor kontrolünde bir tarama ile daha iyi sonuç almak gerekir. Peki, son bir kaç günlük tempomuzda bu koşullar varsa ağrı kesici almak yerine, bedenin hangi bölgelerine bakabiliriz?
1) Omurilik Duruşu; bedenin dik ve rahat olması.
2) Burun delikleri; ikisinin de eşit açık, sinüs boş ve ritmik nefes olması.
3) Akciğer; oksijen alış verişin rahatlığı. Diyafram/karın - göğüs - omuz sırasıyla nefes alma ve omuz - göğüs - diyafram sırasıyla nefes verme ritminde olmak.
4) Böbrek; su tüketimi ve alkali-asit dengesini korumak. Tuz ve şeker tüketimini dikkate almak önemlidir.
5) Bağırsak; sindirim rahatlığı, gaz sıkışması yaşamamak.
6) Kuyruksokumu; pelvik (omurga-kalça kemiği arası) sürekli oturan bedende esnekliğini kaybeder. Kuyruk sokumu üstünde oturarak çok durduğumuzda farkında olmadan omurganın dengesini etkileriz.
7) El-Baş parmak ve işaret parmağı arası; sert sinir veya şişme.
8) Ayak-Baş parmağı eklemler ve ucu
9) Ayak iç taraf ve dış taraf.
Bu bölgeler, bedenimizdeki meridyen hatlarıyla birbirine bağlı ve baş ağrısına sebep olan yerlerdir.
Aynı zamanda; psikolojik açıklamak da mümkün. Bunun için ağrı merkezini tam kestirebilmek önemlidir. Noktayı tam bilmek doğru sonuca varmaya rehber olur.
Herkes kendine çok iyi bakabilir. Bu bakış aynada gördüğümüzden daha fazlası olmalı. Giyime, bedensel bakıma, bulunduğumuz ortama şekil vermek ve onarmak günümüzde daha kolay. Peki içeride neler oluyor farkında mıyız? Verdiğimiz hasar nesilden nesile aktarılıyor.
Aileniz size ne yaparsa ne derse desin, ailenizdir. Atsan atamazsın, satsan satamazsın, çünkü bir manevi değerdir. Peki, bu değerlerden birinin de kendi özünüz, kişiliğiniz, ruhunuz olduğunu söylesem, ailede en yakın olduğunuz kişi benzetilen bir aile ferdi değil de, kendiniz olduğunuzu söylesem... Ne ifade eder? Kendinizi bilin, tanıyın; doğrularınızı, hatalarınızı, korkularınızı bir kenara bırakıp, en sevdiğiniz elbiselerinizle, her halinizle, çırılçıplak belki de... Sevin.
Bunları düşünmek, aydınlandım demek, hayatını değiştirmeni gerektirmez. Sadece, dağıldıysa evi biraz toplamak, misafir gelmeden üstten ufak bir temizlik ya da ikramlık almak gibi... Ben buyum, böyle iyiyim diyebilirsin, zaten sonunda oraya varmak peşindeyiz, fakat aramızda bir fark olacak, ben kendimi bilip konuşuyor ve daha sağlıklı olacağım.
Rahatlamak lazım. Bilgiden korkmamak lazım. Bence kendini bilmez olmaktansa, bilip susan olmak daha değerli.
gke.
Yorumlar
Yorum Gönder