Ana içeriğe atla

İlk Adım... Kendinle Tanışmak! - "Kendinizi tanısanız, çok seversiniz." -Anonim

 Art by Dywiann Xyara

Her yolculukta olduğu gibi, bu yolda bir adımla başlıyor. Yol zaten tohumlandığınız gün başladı. İlk adımı düşünmek ve derinlerine dalmak bizi Allah'a yani yaratıcı güce yakınlaştırıyor.
Kelimeler... ah o kelimeler. Kelimelerin anlamını kendi algıladığımız şekilde kaydetmeye başladığımızda henüz 12 yaşını tamamlamıştık. O zamandan bu zamana edindiğimiz pek çok deneyim, kendi kelime dağarcığınızla sınırlı kaldı. Kişisel gelişimini devam ettiren, okuyan ve bilgiye sınır tanımayan insan, hayal kurmakta da güçlük çekmez.

Kelimelerin bir veya mecazıyla birlikte birden fazla anlamı olabilir. İşte bu noktada, insan beyninde bulunan "kayıtlı deneyimler sözlüğü" bizi alt üst eder. "Allah" benim için her şeydedir. Atom parçacıklarını bir arada tutan o sihirli enerji de "Allah" demektir. Sanat eserini ilhamıyla doğuran sanatçı da anadır, üretendir, doğurandır, ilahi etki kaçınılmazdır. Şimdi; Allah kelimesini her söylediğimde bile farklı düşünür oldum. Günümüzde "oku" ile başlayan, "dinle" ile başlayan nice kadim bilgi kelimelerin düşüncesizce savrulmasından mütevellit anlamını kaybetti.

TDK sözlüğü neden var? Madem bildiğimiz kadar konuşuyoruz, bazen çok konuşuyoruz, kelimelerin gerçek anlamlarını ne kadar kullanıyoruz?
Biri size "mütevellit" dediğinde, 'hah, eski Türkçe kullanmış' diyoruz da, kelimenin anlamının "dolayı" olduğunu ve yerinde kullanıldığında cümlenin ahenkli bir hal aldığını düşünmüyoruz. İngilizce kelimeleri kabul ediyor, içsel yargılarımızdan Arap kökenli kelimeleri ağdalı buluyoruz. Yargılamak ve kendi algıladığımız anlamıyla etiketini yapıştırmak günümüzün hastalığı.

Kelimelerin gerçek anlamlarını hatırlayın. Yeni bir dil öğrenmiyoruz, kendi ana dilimizi öğrenmeden nasıl çoklu, kolektif yada ortak bilinç sahibi olabiliriz? İlkokuldan bu yana neden edebiyat dersi verilir? İngilizce öğrenmek için "essay" yazmanın ne kadar verimli bir teknik olduğu konusunda herkes boş mu konuşuyor acaba? Kızdım, çok kızgınım. Çünkü son dönemde ne kadar dikkatli konuşursam, o kadar ciddi, öğretmen havasında, sinirli, kibirli, bilmiş ve itici bulunduğumu tahmin bile edemezsiniz. Sebebiyse, konuşurken kelimeleri kendi anlamlarında kullanıyor olmam. Bana göre bu doğru ve kimseyi de rahatsız etmeden kelimeleri seçtiğime eminim. Tek sorun, kelimelerin anlamını mecaliyle mi yoksa gerçek mi anlayacağımı ayırt edebiliyor olmam. Bu okumanın ve zihin pratiğinin, sağlıklı ve merkezinde düşünmenin etkisidir. Allah vergisi yetenek diyerek kendinizi yapamaz sanmayın, bu insana verilmiş bir Allah vergisidir, sadece yazarlara ait değil.
Görmüyor muyuz, sosyal medyanın ve blogların etkisiyle insanların kendini koltuğa atarcasına özgür bıraktığını. Kelimelerin gerçek anlamlarını ancak okurken görür olduk. Oysa duyduklarımız da aynı olmalı.

Kelimelerle kendimizi tanımlarken bile öz geçmiş bilgilerimizi ve kimlik bilgilerimizi aktarıyoruz. Kendimizi toplumun içindeki sınıflara dahil olarak tanımlıyoruz. Gökçe sadece bu yazıyı yazan insan sizin için, oysa beni tanıyanlar için başka sekmelere de sahip, benim için Gökçe bambaşka. Kelimeler beni anlatmaya yetmez diyerek edebiyat yapmak ihtiyacım olan bilgiyi karşılamıyor. Kendinizi bir kaç kelimeyle anlatabilir misiniz, diye sorduklarında hangilerini tercih ediyorsunuz?

Kendini tanımak işin ilk adımı ise kendini kelimelerle tanımlayabilmek ilk adımın ilk kıvılcımıdır. Kendinizi en iyi tanımlayan kelimeyi belki de henüz bilmiyorsunuz. Dışarıdan insanların sizin hakkınızda düşündükleri, bildikleri değil, sizin içinizde kendinizde ne gördüğünüz gereklidir.

Bir kağıt ve kalem, sizi tanımlayan kelimeleri başlayın yazmaya... her gün bir göz atın, zamanla ne kadar değişim ve gelişim gösterdiğini takip edin. Kendini tanımak, kendine iyi bakabilmenin, özünü tanımanın, evreni tanımanın, hayatı anlamanın temelindedir.
Hem atalarınız, hem çocukluğunuz, liseli yaşlarınız, üniversitedeki haliniz, evlenmeden önceki, çocuktan önceki, hastalıktan önceki, şu hazin olaydan önceki, bu hükümetten önceki... ve öncekilerin hepsi olduğunuzu hatırlayın. Kendinizi ilk kez tanıştığınız birine anlatır gibi hayal edin.
Kendinizi tanısanız, çok seversiniz.

gke.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Can, Toprak, Hava, Ateş, Su... Elementlerin Farkında Ol! - #herkeskendineçokiyibaksın Motivasyon Notları

Elementler hayatımızın her anında var. Kanımızda toprak mineralleri, ciğerlerimizde hava, midemizde besinleri yakarak enerji aldığımız ateş ve olmazsa olmazımız 4’te 3'ü su yaşamamız için gereken ana elementlerdir. Etrafımızda bulunmaları durumunda yansıma özelliği devreye girer. Toprak kanımızın yenilenmesine ve dinginleşmeye, hava oksijen seviyemizi korumaya ve ateşimizi körüklemeye, ateş bedenimizin ısınmasına dolayısıyla hareket kabiliyetimize, su esnekliğe, sindirim sistemimize ve vücut değerlerini korumaya yardımcı olur.  Doğadaki elementler, insan bedenini oluşturan mineral ve diğer maddeleri de simgeler. Bedenimizin ihtiyacı olan her şey doğada mevcuttur. Ancak doğadan gelirse bünyemiz sağlıklı tepkiler verebilir. Bunun ne demek olduğunu, günümüz dünyasındaki kirlilik ve değişimlerin hiçbir sapma yapmadan direkt olarak bedeniniz, düşünceleriniz, hayatınızla ilgili etkili olduğunu hatırlatmak isterim. Şaman öğretilerinde, Ayurveda, Çin Tıbbı, Tao ve diğer tüm büt

Güneş'i Doğurmak Üzerine (2021 taslaklarından) #herkeskendineçokiyibaksın

  Özlem Tekin'in çok sevdiğim bir parçası var; Dağları Deldim. Pek çok akranım olan kadının bu parçayla güç bulduğuna da adım gibi eminim. Var olsun ne güzel demiş: Dağları deldim tek başıma, çölleri aştım, bir tek ben erleri yendim kız başıma sende yıkılmam. Kulaklarda tınısı dilinizde sözleri olsun :) Uzun zamandır yazmıyordum. Aslında yazıyorum da paylaşmıyordum diyelim. Kendime göre çeşitli sebeplerim vardı. Hakkımda hayırlısını verdiğine bir an şüphe etmediğim Allah yine yanımdaydı. Dağlara çıktım, Erenlere selam verdim, meşk ettim ateş başında, dostlarla bir oldum, yolları aştım... beşeri aşka kavuştum. Beşeri aşkı tatmayan ilahi aşka erişemez diyenlere gönlümü açtım. Dengeli ve merkezinde günlerimin ardından içime ışık olan aşktan meyvemiz oldu. Yine edebiyat yaptım umarım konudan uzaklaşmadım. Özetle; az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim, özüme öz kattım, yuvaya döndüm. Şimdi önüme bakarken yalnızca aldığım nefes için şükür ediyor ve bugünü düşünüyorum. Gel

Bütüncül Şifa Notlarından (2) - #herkeskendineçokiyibaksın

Bedenin en değerli varlığın. Zihnin de bu varlığını kullanmana yarayan bilgi kaynağın ve yönetim merkezin. Enerji ise tüm bu varlığını akışkan hale getiren seni canlı kılan ve kalbinin atmasını, organlarının çalışmasını, hücrelerinin yenilenmesini, kıllarının ve tırnaklarının uzamasını... nicelerini sağlayan kaynak. Peki daha değerli dediğin şeyler neresinde hayatının? tamamen bedeninin dışında ve senin zihninde kategorize ettiğin kadar değerli. Koçlukta "Değerler Çalışması" başlığında bir çalışma uygulanır. Kişinin hayatta değer verdiği sağlık, aile, dostluk, para, kariyer ve benzeri konulardan yakında dönemde ilk 3 sırada olanlar belirlenir. Sağlık değeri çoğunlukla hepimizin anda ve gelecekte sahip olmak istediği fakat çalışma uygulanana kadar ilk sorulduğunda aklımıza gelmeyenlerden biri. Sağlık bir değerdir. Peki aile, dostluk, para, kariyer gibi konularda ne yapılması gerektiğine dair bireysel çözümlerimiz varken sağlık konusunda bu kadar istekliyken neden bir bil