Ana içeriğe atla

Herkes Kendine Çok İyi Baksın, derken?



Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok sanırım. İnsan dediğimiz evrimsel canlı günümüz dünyasında unuttuğumuz bir şey. Kimi zaman bencillik olgusu kimi zaman gurur kimi zaman da efsaneleri doğurmuş olan insanın kendini bilmesi ve tedavi edebilmesi, bugünün modern tıp dünyasına sadece alternatif olarak gözükmektedir. Oysa henüz 13.000 yıl gerisine ulaşabildiğimiz insanlık tarihinde hastalıklar yine mevcuttu ve yine tedavi ediliyordu. Nasıl? Hangi teknolojiyle ya da bilgiyle? Bu soruların cevabını bilmek zorunda mıyız? Bilmeden yaşarsak ne oluyor? Bilerek yaşamanın farkı nedir? Bugün gündemimizi oldukça yoran konular varken kadim bilgilere bağlı nasıl kalabiliriz? İnanç dediğimizde surat ifademizin bile değiştiği bir dünyada, asıl sebebin bastırdığımız kişisel inancımız olduğunu söyleyebilir miyiz? Özgüven sorunu, eril ve dişil dengelerin şaşması… nice sorunsallarla başa çıkan dünyamız, bize hangi sorunları yansıtıyor dersiniz? Doğa çektiği acıları insan doğasına nasıl aktarıyor?
Haklı olduğumuz tek bir konu varsa o da bunların hiç birini bilmek ya da onlara göre yaşamak zorunda değiliz. Tek yapmamız gereken ‘kendimize çok iyi bakmak’.  Dolaylı olarak çevremizdeki tüm canlı ve cansız varlıklara başta olmak üzere, çevremize, dokunduğumuz yerlere, dünyaya, evrene ait bir ışık olabiliriz. Hayal ettiklerimizi gerçekleştirebilir, korku ve neşe tabanlı duygularımızı yönetebilir, kabul edebilir, sindirebilir, çözebilir ama asla üşenmez, inkar etmez, bastırmaz ya da problem olarak görmeyiz. Sağlıklı bir insan olabiliriz. Hayal kurmayı tekrar hatırlayabiliriz. İlla çok zengin olmak, büyük büyük işler becermeye gerek yok, istediğin neşeli sağlıklı huzurlu olmak olsun, kavramlara takılma kelimelerin anlamın hatırla. Kelimelerin gerçek anlamları ve mecazlarında kalabilir, bizde uyandırdığı bilgi karmaşasından kurtulabiliriz. Bu şu demek; yanlış anlamalardan, bilgi eksiğinden ve ya korkularımızdan kaynaklı ulaşamadığımız nice güzel şey avuçlarımıza tanrısal bir dokunuşla inebilir. İnanmak konusunda uzun bir bölüm işleyeceğimiz için şimdilik kısa geçiyorum. İnanmak tüm sırtladığınız sorumluluklardır. Kabul etmek istemiyorsanız bedeniniz zihniniz tarafından hunharca katledilebilir, özgürlük diye çığlıklar atan ruhunuz ciğerlerinizde sıkışıp sizi nefessiz bırakan stresleriniz haline gelebilir. Çok açıkça size karanlık dünyadan sesleniyorum. Yang dünyada kendimize Yin kaçışlar üretmeliyiz. Ancak böyle tedavi olabilir, iyileşebiliriz.
Nitekim günümüz modern tedavileri sadece uzmanlık alanlarıyla kısıtlı çözümler üretmeye ve ilaç üzerine ilaçla antikorlarımızı tehdit etmeye devam ediyor. Buna dur demek ne kelime alışmış kudurmuştan beterdir, dışarıdan alınan herhangi bir kimyasal –vurguluyorum, katkı olan her şey, beden içindeki kimyayla bir araya geldiğinde olan sadece hasta bölümümüze olmuyor. Bunu bilmeyen okuyucu lütfen yazıyı kenara koyup biraz dinlensin, sindirmesi zaman alabilir.
Beden, zihin ve ruh ayrı ayrı takılan üç ayrı kişiliğiniz değildir. Bedeniniz zihninizden ayrılamaz bir uyum içindedir ve ruhunuz da beden ve zihninize her daim rehber olandır. İkiden bir olmuş bir insansınız. Bir eril sarmal bir dişil sarmaldan kodlanmış birer gelişmiş çok hücreliyiz, memeli hayvanız, homo sapiens ve artık frontal lob kullanan evrimi devam eden insanlarız. Evrimleşmemiş bilgilere bilgi kattığımız bir çağdayız. Beni siz delirttiniz, derken ne kadar haklıymış Cem abi. Şimdi çok iyi anlıyorum seni, kalbimdesin.
Ben çok konuşan biriyimdir. Bunu dengelemek amacıyla çocukluğumdan bu yana yazıyorum. Günlük tutmak, mektuplaşmak, kompozisyonlar, şiirler, şarkılar, denemeler, senaryolar, büyüdükçe işler değişti, tezler, çeviriler, raporlamalar.  Çünkü bilgi çokluğundan sindirim problemleri yaşamaya başladım, düzenli olarak boşalmayan insan sıkışan balon gibidir. Patlamadan önce havayı dengeledim, şimdi çok şükür, iyiyim. Hayatıma ufacık bir değişiklik kattım, nefes almaya başladım. Gerisi kendiliğinden gelişti, iyi ki de gelişti. Artık ne korkularımdan korkuyorum ne de neşemi cebime koyuyorum. Hepsi benim, ben benim.
Size de sizi dilerim. Niyet ettim herkesin kendine çok iyi bakabilmesine. Şu an içerisinde bu satırları benimle paylaştığın için niyet tohumumuz hayırlı uğurlu olsun güzel okuyucu. Hiçbir şeye bağlı olmadan, çok hastalanmadan, korkmadan kendine çok iyi bakmanın eşiğindesin.
gke.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Can, Toprak, Hava, Ateş, Su... Elementlerin Farkında Ol! - #herkeskendineçokiyibaksın Motivasyon Notları

Elementler hayatımızın her anında var. Kanımızda toprak mineralleri, ciğerlerimizde hava, midemizde besinleri yakarak enerji aldığımız ateş ve olmazsa olmazımız 4’te 3'ü su yaşamamız için gereken ana elementlerdir. Etrafımızda bulunmaları durumunda yansıma özelliği devreye girer. Toprak kanımızın yenilenmesine ve dinginleşmeye, hava oksijen seviyemizi korumaya ve ateşimizi körüklemeye, ateş bedenimizin ısınmasına dolayısıyla hareket kabiliyetimize, su esnekliğe, sindirim sistemimize ve vücut değerlerini korumaya yardımcı olur.  Doğadaki elementler, insan bedenini oluşturan mineral ve diğer maddeleri de simgeler. Bedenimizin ihtiyacı olan her şey doğada mevcuttur. Ancak doğadan gelirse bünyemiz sağlıklı tepkiler verebilir. Bunun ne demek olduğunu, günümüz dünyasındaki kirlilik ve değişimlerin hiçbir sapma yapmadan direkt olarak bedeniniz, düşünceleriniz, hayatınızla ilgili etkili olduğunu hatırlatmak isterim. Şaman öğretilerinde, Ayurveda, Çin Tıbbı, Tao ve diğer tüm büt

Güneş'i Doğurmak Üzerine (2021 taslaklarından) #herkeskendineçokiyibaksın

  Özlem Tekin'in çok sevdiğim bir parçası var; Dağları Deldim. Pek çok akranım olan kadının bu parçayla güç bulduğuna da adım gibi eminim. Var olsun ne güzel demiş: Dağları deldim tek başıma, çölleri aştım, bir tek ben erleri yendim kız başıma sende yıkılmam. Kulaklarda tınısı dilinizde sözleri olsun :) Uzun zamandır yazmıyordum. Aslında yazıyorum da paylaşmıyordum diyelim. Kendime göre çeşitli sebeplerim vardı. Hakkımda hayırlısını verdiğine bir an şüphe etmediğim Allah yine yanımdaydı. Dağlara çıktım, Erenlere selam verdim, meşk ettim ateş başında, dostlarla bir oldum, yolları aştım... beşeri aşka kavuştum. Beşeri aşkı tatmayan ilahi aşka erişemez diyenlere gönlümü açtım. Dengeli ve merkezinde günlerimin ardından içime ışık olan aşktan meyvemiz oldu. Yine edebiyat yaptım umarım konudan uzaklaşmadım. Özetle; az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim, özüme öz kattım, yuvaya döndüm. Şimdi önüme bakarken yalnızca aldığım nefes için şükür ediyor ve bugünü düşünüyorum. Gel

Bütüncül Şifa Notlarından (2) - #herkeskendineçokiyibaksın

Bedenin en değerli varlığın. Zihnin de bu varlığını kullanmana yarayan bilgi kaynağın ve yönetim merkezin. Enerji ise tüm bu varlığını akışkan hale getiren seni canlı kılan ve kalbinin atmasını, organlarının çalışmasını, hücrelerinin yenilenmesini, kıllarının ve tırnaklarının uzamasını... nicelerini sağlayan kaynak. Peki daha değerli dediğin şeyler neresinde hayatının? tamamen bedeninin dışında ve senin zihninde kategorize ettiğin kadar değerli. Koçlukta "Değerler Çalışması" başlığında bir çalışma uygulanır. Kişinin hayatta değer verdiği sağlık, aile, dostluk, para, kariyer ve benzeri konulardan yakında dönemde ilk 3 sırada olanlar belirlenir. Sağlık değeri çoğunlukla hepimizin anda ve gelecekte sahip olmak istediği fakat çalışma uygulanana kadar ilk sorulduğunda aklımıza gelmeyenlerden biri. Sağlık bir değerdir. Peki aile, dostluk, para, kariyer gibi konularda ne yapılması gerektiğine dair bireysel çözümlerimiz varken sağlık konusunda bu kadar istekliyken neden bir bil